Bismihi Teâlâ.
Yazıma bir atasözü ile başlamak istiyorum:
“Ağacın kurdu ağaçtan olmasa, ağaca zeval olmazdı.” Ya da “ağaç çürümezdi.”
Her ağacın, her toplumun kurdu, ziyanı kendinde olur. İnsanın bizzat kurdu ise kendi nefsidir. İnsanı günden güne çürüten kendi nefsi olduğu gibi, toplumu bitiren de kendi içindeki hain münafıklardır.
Ağacı yok eden, çürüten, günden güne yok olmasına sebep olan içindeki kurdudur. Bunu her toplumda görmek mümkündür, ancak İslâm toplumundaki durum daha farklıdır.
Bir şeyin ya da bir varlığın zarar ve ziyanı, kendi içindeki bozuk unsura bağlıdır. Kanser uru bunun en güzel misalidir.
Özellikle bu çürümüşlüğü, kimliği Müslüman ve İslâm toplumunda daha çok şahit olmaktayız. Birkaç misal ile siz okuyucuların ferasetine ve basiretine sunuyorum. İbret alanlara ne mutlu!
Akıllarınca müşrikler, Allah Rasûlü’ne son darbeyi vurmak için Daru’l Nedve’de bir toplantı tertiplediler. Kapıda bir muhafız bekliyordu. Bu önemli toplantı devan ederken birisi geldi ve muhafıza:
-Ben Necid beldesinden geliyorum; bu olağanüstü toplantıya ben de katılmak istiyorum, dedi.
Muhafız içeri girdi ve durumu anlatınca:
-Onu derhal içeri al, dediler.
Toplantı hararetle devam ederken, herkes kendi fikrini ileri sürerek; kimi, onu sürgün edelim, kimi onu hapsedelim, o da dedi ki, onu öldürün.
Bu şeytani fikir üzerinde anlaşarak, her kabileden birer er seçtiler. Allah Teâlâ, müşriklerin Rasûlullah hakkında kurdukları tuzaklarını bildirdi. O da İmam Ali’yi yatağına yatırarak Allah’ın izniyle hicretine başladı.
Ey basireti açık olan okuyucu, Taberi, Buhari ve benzerleri diyorlar ki, toplantıya giren şahıs, şeytandı. Peki, önemli bir toplantıya tanımadığınız bir kimseyi toplantınıza katılmaya rıza gösterir misiniz? Hayır! Aslında o, Rasûlullah’a yakın gözükmeye gayret eden ve kimliğini saklayan; müşriklerle işbirliği içerisinde olan bir münafıktı. Nebi döneminde ve sonrasında, Rasûlullah ve Ehl-i Beyt imamlar aleyhinde tuzak kuranlara ya da faili meçhul cinayetlerde cin veya şeytan sıfatı kullanıyorlardı ki, toplum tarafından bilinmesin.
Rasûlullah (s.a.a.), Uhud Savaşı’na çıkmadan önce Medine’yi, Medine içerisinde müdafaa etmek niyetinde idi. Bazı cahillerin direnmesi sonucu, Uhud eteklerine mevzilenmek için yola çıkarlarken bin kişilik bir ordusu vardı. Münafıkların başı Abdullah bin Ubeyy ile beraber ordudan üç yüz münafık ayrılarak açıkça muhalefetlerini ilan ettiler. Rasûlullah’ın sözünü dinlemeyen, dünyevi ganimete tamah eden elli okçunun ve savaş meydanında Rasûlullah’ı terk edip kaçanların durumu ayrıca hezimete yardım edenlerdi.
Allah’ı Rasûlü, dünyasını değiştirmeden evvel, on sekiz yaşındaki Usame’yi komutan olarak atadı ve onun komutası altında Bizanslara karşı savaşmak üzere emir verdi. Ancak bazı münafıklar ve hatta ileri gelenler Usame’nin komutanlığına itiraz ederek, savaşa gitmemesi konusunda direndiler ve Rasûlullah’a itaat etmedikleri gibi, açıkça muhalefetini de ilan ettiler.
Rasûlullah’ın hayatında, münafıkların bu tür olaylarına sık sık şahit olmaktayız. Ancak Rasûlullah’a karşı münafıkların kurdukları bu tür tuzakları ve asi hareketlerini görmek istemeyen basiretsizler gibi günümüzde de görmek elbette mümkündür. Özellikle 7 Ekim 2023 tarihinde başlayan HAMAS’ın kıyamı ve sonrasında münafıkların zalim Siyonistlerle, ABD ve AB ile işbirliklerine şahit olduk. Mesela:
1-)İran’ın Kirman eyaletinde dünyaya gelen Hacı Kasım Süleymani, 3 Ocak 2020’de, uçakla geldiği Irak’ın başkenti Bağdat’ta zalim ABD Başkanı Donald Trump’ın talimatıyla düzenlenen bombalı bir saldırı sonucu şehid edildi. Onunla beraber Haşdi Şabi komutanı Ebu Mehdi el-Muhendis de dahil olmak üzere şekiz kişi şehid oldu.
2-)İran nükleer programının kilit isimlerinden nükleer fizikçi Muhsin Fahrizade’ye Tahran eyaletine bağlı Abserd ilçesinde düzenlenen suikast sonucu 27 Kasım 2020’de şehid edildi.
3-)Hizbullah’ın en üst kurucularından ve ilk Genel Sekreter olan Abbas Musavi, 16 Şubat 1992 tarihinde hanımı ve beş yaşındaki çocuğuyla beraber terör şebekesi olan Mosad’ın ajanları tarafından şehid edildi.
4-)7 Aralık 1962 tarihinde Lübnan’ın Tayr Dibba’da dünyaya gelen İmad Faiz Muğniye, İslami Cihad ve Hizbullah’ın en üst düzey kurucularından biriydi.
İmad Muğniye, 12 Şubat 2008 ‘de Şam’da yapılan bir toplantı sonucunda arabasına yerleştirilen bir bombanın patlaması sonucu şehid oldu.
5-)Hizbullah’ın en önemli komutanlarından Fuad Şükür, Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta Siyonistler tarafından düzenlenen bir suikast sonucu, 30 Temmuz 2024’te şehid oldu.
6-)Hamas lideri İsmail Haniye, 31 Temmuz 2024 tarihinde İran’ın başkenti Tahran’da uğradığı bombalı suikast sonucu şehid oldu. Şehadetini terörist Siyonistler üstlendi.
7-)Hamas’ın kurucu lideri Ahmed İsmail Hasan Yasin, 22 Mart 2004’de Siyonist katiller tarafından şehid edildiler.
8-)Ahmed Yasin’in şehadetinde sonra Hamas lideri olan Abdülaziz el-Rantisi, Siyonist helikopterinin 17 Nisan 2004’de aracına düzenlediği füze saldırı sonucu şehid oldu.
9-)Hamas’ın kurucularından ve en üst düzey askeri komutanlarından olan Salih Aruri, 2 Ocak 2024 tarihinde Siyonistlere ait bir siha tarafından atılan bomba sonucu şehid oldu. Aruri, Beyrut’un güneyindeki evinde vuruldu.
Bu saydıklarımızın dışında onlarca Müslüman şehid, münafıkların ABD, katil Sionist ve AB emperyalizminin işbirliği sonucu öldürüldüler. Bu satılmış hainler, hem dünyanın köleleri, hem de Allah’ın, Rasûlullah’ın ve Ehl-i Beyt’in azılı düşmanlarıdır. İran İslâm İnkılap sonrası, İran’ın çilekeş yetkilileri halkına bu zalimleri tanıtmak ve uyanık olmaları için her vakit namaz sonrasında “merg ber Amerika, merg ber İngiliz ve Merg ber münafık” sloganından sonra dağılıyorlar.
Her toplumda hain satılmışlar vardır ve var olacaklardır. Fakat en çok da, halkı Müslüman olan toplumlarda hain münafıklar daha çoktur. Bunlar, halkın içinde, medya kuruluşlarında, sermaye çevrelerinde, dini bir geçim kaynağı edinen belamlar ve iktidarı elinde bulunduran münafık işbirlikçilerin varlığını asla unutmayalım!
Nebi Ahmed (s.a.a.), Medine’ye hicret ettikten sonra bazı Yahudi şairler Rasûlullah’ı hicvederken bazıları ise şiirleriyle insanları ona karşı cephe almaya davet ettiler. Rasûlullah (s.a.a.), bu muhalif şeytanları ortadan kaldırmak amacıyla emir verdi.
Rasulullah’ın emriyle Esma bint Mervân, Umeyr bin Adî; Ebu Afek, Salim bin Umeyr tarafından; Nadr bin Haris, Ali (a.s.); Ka’b bin Eşref, Muhammed bin Mesleme; Abbâd bin Bişr, Haris bin Evs tarafından; Ebi Rafi bin Ebi Hukayk, Abdullah bin Atik;
Süfyan bin Halid, Abdullah bin Üneys; Ebu Azze, Asım bin Sabit; Ümmü Kırfe ise, Zeyd bin Harise tarafından öldürüldü.
Taberi, Buhari ve benzerlerinin eserlerinde yer verdikleri “Şeytan Ayetleri” ni konu alay Selman Rüşdi’nin “Şeytan Ayetleri” romanından dolayı, İran İslâm Rehberi Ayetullah Humeyni (r.a.)’nin fetvası gereğince öldürme emrini verdi; bu emir, bütün Müslümanlar için geçerliydi.
Bu güruhu tanımak için, Kur’an-ı Kerîm’i yaşayarak akıl etmek, Allah Rasûlü’nün ve Ehl-i Beyt (a.s.)’in hayatlarını, kendi hayatımızdan daha çok anlayıp tanımak, onlara itaat etmek ve amelen sahada yaşamak gerek. Çünkü kâfirler bu dilden anlarlar!
Ahmed MUHTÂR
31 Ağustos 2024/ANKARA