Islam Times - Zelzele - Türkcə

İslamtimes - Karada (, havada) ve denizde sizi gezdiren O’dur. Öyle ki siz gemide olduğunuz zaman, onlar da güzel/temiz, hoş bir rüzgar ile onu yüzdürürlerken ve bununla ferahlanıp sevinmektelerken, ona fırtına(lı) bir rüzgar gelip çatar ve her taraftan dalgalar onları kuşatıverir; onlar artık bu (musibet dalgalarla) gerçekten kuşatıldıklarını zannederlerken, dini O’na halis kılarak/muhlisler olarak Allah’a dua etmeye başlarlar: “Yemin olsun ki, eğer bizi bundan bizi kurtaracak olursan, muhakkak sana şükredenlerden olacağız.” (Yûnus 10: 22)

Bismihi Teâlâ

        İster felâket deyin; ister musibet ya da özel olarak zelzele deyiniz. Zalimler tarafından sınırları çizilmiş farklı coğrafyalarda ve bu coğrafyalarının farklı mekânlarında meydana gelen binlerce olay sebebiyle yaşayan insanların cinsiyeti, dini ve mezhebi ne olursa olsun az veya çok hüzünlenir. Bu hüzünlenme, fıtrî bir vakadır.
        Elbette her şeyin bir sebebi vardır. Bu sebeplerin bir kısmı, insanın sorumluluğu altında olsa da, her şeyin yaratıcısı olan âlemlerin Rabbine aittir. Ancak kul, imtihan edilmektedir. Ya sorumluğunu tam olarak yerine getirmediği için bir ceza olarak, ya da Rabbine yaklaşmanın bir mükâfatı olarak. Çünkü insan oğlu sabır sonucu miracını ya da kemalatını tamamlar.
        İşte böyle bir musibet anında kul, kirletilmiş fıtratına dönerek az ya da çok hüzünlenir. Sonra, bütün pişmanlığıyla yanlışlarını ve hatalarını birer birer bir panoda okur durur. Bu pano, onun amel kitabıdır. Böylece küskünlükler ve dertler terk edilir. Ne kadar boş yaşadığını, dünyaya bunca yönelmenin, sevmenin ve kıymetli zamanını nice boş şeylerle heba ettiğini anlar. Dini sadece Allah’a birler. Şüphesiz O’na kulluk sunacağını, O’ndan başka peşinde koştuğu ilahların birer hayal ve serap olduğunu tefekkür eder. Allah Teâlâ, kulun bu psikolojik halini şöyle beyan ediyor:
        Karada (, havada) ve denizde sizi gezdiren O’dur. Öyle ki siz gemide olduğunuz zaman, onlar da güzel/temiz, hoş bir rüzgar ile onu yüzdürürlerken ve bununla ferahlanıp sevinmektelerken, ona fırtına(lı) bir rüzgar gelip çatar ve her taraftan dalgalar onları kuşatıverir; onlar artık bu (musibet dalgalarla) gerçekten kuşatıldıklarını zannederlerken, dini O’na halis kılarak/muhlisler olarak Allah’a dua etmeye başlarlar: “Yemin olsun ki, eğer bizi bundan bizi kurtaracak olursan, muhakkak sana şükredenlerden olacağız.” (Yûnus 10: 22)
        Ama onları kurtardığı zaman, onlar haksız yere, yeryüzünde haddi aşarak/azgınlık yaparlar. Ey insanlar, sizin azgınlığınız, ancak sizin kendi nefislerinizin üzerinedir; (bu) dünya hayatının (geçici) metaıdır. Sonra sizin dönüşünüz bizedir, biz de yaptıklarınızı size haber vereceğiz.(Yûnus 10: 23)
        “Asrın felaketi” olarak nitelenen, 6 Şubat 2023’te meydana gelen merkez üssü Pazarcık ilçesi olan 7,7 büyüklüğündeki zelzele anını Pazartesi sabahı saat 04.17’de uyanık iken Adıyaman’da bizzat yaşadım. Ben ve herkes şaşkındı. Yıkıntılar, feryatlar, ağlamalar ve Rabbine dua ve yalvarışları yaşayanlar olarak gördük, yaşadık. Ama ne oldu, ne çabuk unutuldu? Ataların yoluna sımsıkı devam! İbret alan, Rahman’a, O’nun en son Nebi’sine ve Ehl-i Beyt’ine dönüş yok; tekrar dünyalarına, atalarının dinine, mezheplerine, hiziplerine ve meslek gruplarına muhabbetle yöneldiler, sarıldılar ve yaşadılar!
                                      Ahmed MUHTÂR
                              25 Haziran 2023-ANKARA